Türkiye Personel Partisi (TİP) Genel Lideri Erkan Baş, “AKP periyodunda herkes fakirleşiyor, bir fakirleşme yarışı var neredeyse. Bu fakirleşme yarışında emekliler birinci oldu. Herkes kölelik şartlarına mahkum edilmiş durumda. Emekliler ise açlık hududunun dahi altında kaldı. Bugün bu ülkede 10 bin lira üzere bir fiyat ilan etmek, hatta utanmadan bunu müjde üzere sunmak, AKP iktidarında emeklilerin durumunun kalıcı olarak kötüleşeceğine, AKP iktidarda epey emeklilerin gün yüzü göremeyeceğine işaret” dedi. Baş, mahallî seçimde Kocaeli‘de Hasan Koçak, Konya‘da Bilal Ortakalaycı, Ordu’da Semih Yıldız, Trabzon’da Süleyman Hacıbektaşoğlu, İstanbul Şişli’de Mehmet Tolga Bektaş’ın adaylığını açıkladı.
TİP Genel Lideri Erkan Baş, bugün TBMM’de gündeme ait basın toplantısı düzenledi. Baş, şunları söyledi:
“İKTİDAR, HALKI FAKİRLEŞTİREREK BU TÜRLÜ BİR YARIŞ YAPTI. BU FAKİRLEŞME YARIŞINDA EMEKLİLER BİRİNCİ OLDU”
“İlk gündemimiz emekli aylıkları. Dün yapılan bir açıklamayla en düşük emekli aylığı 10 bin lira oldu. AKP periyodunda herkes fakirleşiyor, bir fakirleşme yarışı var neredeyse. İktidar, halkı fakirleştirerek bu türlü bir yarış yaptı. Bu fakirleşme yarışında emekliler birinci oldu. Herkes kölelik şartlarına mahkum edilmiş durumda. Emekliler ise açlık hududunun dahi altında kaldı. Bugün bu ülkede 10 bin lira üzere bir fiyat ilan etmek, hatta utanmadan bunu müjde üzere sunmak, AKP iktidarında emeklilerin durumunun kalıcı olarak kötüleşeceğine, AKP iktidarda epeyce emeklilerin gün yüzü göremeyeceğine işaret. 2008 yılında AKP, bir kanun çıkardı. AKP, aylık bağlanma oranlarını ortalama yüzde 75’lerden yüzde 35’lere kademeli olarak çekti. Bu düşmeyle birlikte emekliler her geçen yıl daha sıkıntı şartlarda yaşıyorlar. Emeklilerin yoksulluk sorunu sahiden çözülmek isteniyorsa, AKP’nin yaptığı üzere göz boyamaya dönük ataklar değil, aylık bağlanma oranlarının arttırılması gerekiyor. Böylelikle tahminen emekliler her seferinde haklarını alabilir. İktidarın seçimden seçime kendilerine ne bahşedeceğini beklemek zorunda kalmaz.
“BİZİM YAPTIĞIMIZ HESAPLARA NAZARAN, 2008 YILINDAKİ DEĞİŞİKLİK OLMASAYDI BUGÜN EN DÜŞÜK EMEKLİ AYLIĞI 13 BİN 250 LİRA CİVARINDA OLACAKTI”
Bizim yaptığımız hesaplara nazaran, 2008 yılındaki değişiklik olmasaydı bugün en düşük emekli aylığı 13 bin 250 lira civarında olacaktı. İşin tuhafı AKP ortada bu lütuf fiyatlarını açıklamasa 6 bin 300 lira üzere bir şey olacaktı. Net bir hırsızlıkla karşı karşıya olduğumuzu söyleyebiliriz. Ocak 2002’de en düşük emekli aylığı 228 liraymış, o dönemki net minimum fiyat de 174 liraymış. Yani en düşük emekli aylığı taban fiyattan yüzde 31 daha fazlaymış. Bugün 10 bin liraya yükseltilen haliyle bile aylık minimum fiyattan yüzde 41 daha düşük. Tablo çok net. Emekli açlığa mahkum edilmiş durumda.
“EMEKLİLER, HAZİNE İÇİN BİR YÜK DEĞİLDİR. YILLARCA EMEK FİYATLARI ÜZERİNDEN YÜZDE 28 PRİM ÖDEMİŞLERDİR”
Çözüm tekliflerimizi sıralamak istiyoruz. En düşük emekli aylığı taban fiyata eşitlenmelidir. Aylık bağlanma 2008 öncesine dönülmeli. Böylelikle yüzde 35’lere varan ortalama yüzde 75’lere çıkmalıdır. Aylık bağlanma oranları tekrar belirlenmelidir. Yıllık ikramiye fiyatları iktidarın keyfi olmaktan çıkartılmalıdır. Her yıl enflasyon oranında arttırılmalıdır. Bir ikramiye bedeli bir aylık düzeyine çıkarılmalıdır. Emekliler, Hazine için bir yük değildir. Yıllarca emek fiyatları üzerinden yüzde 28 prim ödemişlerdir. Sorun, bu primleri yönetemeyen, değerlendiremeyen iktidarın problemidir. İşçilerin fonunu en uygun işçiler yönetir ve denetler. SGK idaresinde işçiler yer almalı ve kararları veto hakkı bulunmalıdır. Şayet emekliler yılından bahsediyorsak, emeklilere müjde vermek istiyorsak atılması gereken adımlar nettir. İktidarın, emeklileri açlığa mahkum eden bu siyasetleri kabul edilemez.
“KİM HANGİ BİLDİRİYİ YAYINLAMIŞ, HANGİ BİLDİRİYE İMZA ATMIŞ, BUNLARLA GÜN GEÇİRİLİYOR”
Meclis bu problemlerle ilgilenmiyor. Meclis, kocaman bir taziye konutuna dönüşmüş durumda. Taziyeler birbiri gerisine geliyor, bildiri yarışları konuşuluyor. Kim hangi bildiriyi yayınlamış, hangi bildiriye imza atmış, bunlarla gün geçiriliyor. Meğer bu taziyelere, bildirilere gerek duymayan bir süreç nasıl yaratılabilir diye bir uğraş beklerdik. Bu türlü bir şey yok. Sadece birbirlerine milliyetçilik yarıştıran lakin gerçek tahlil aramayan bir yaklaşım parlamentoya hakim durumda.
“SİZ BU MEMLEKETİN ÇOCUKLARINI ÖLDÜRMEK İÇİN BÜYÜTÜYORSUNUZ”
“BU İKTİDAR, BU ÜLKENİN ÇOCUKLARINI O İŞLERE MUHTAÇ KALSINLAR, UCUZ İŞÇİLİKTE ÖLEBİLECEK BİRİ OLSUN DİYE BÜYÜTÜYOR”
3 gün evvel Sultanbeyli’de bir çelik fabrikasında biri 17, biri 18 yaşında beşerler hayatlarını kaybediyorlar, yaralanıyorlar, yangında yitiriyoruz. Bu sistem sürsün diye öldürülüyor, bu tertip bu türlü devam etsin diye, daha fazla para kazansınlar diye beşerler evlatlarını toprağa vermek zorunda kalıyor. Ben artık açıkça söylüyorum bu iktidar, bu memleketin çocukları ucuza çalıştırılabilsin diye, çalışırken ölebilsinler diye yaşatılıyor. Bu iktidar, bu ülkenin çocuklarını o işlere muhtaç kalsınlar, ucuz işçilikte ölebilecek biri olsun diye büyütüyor. Bu iktidar, bu çocukların kanıyla besleniyor, iktidarlarını bunun üzerine kuruyor. Sonra herkes yas şovlarına katılsın, bu çocuklar ölmeye devam etsin istiyorlar. İşte biz bunu kabul etmiyoruz.
“ANAYASA MAHKEMESİ’NİN KARARLARINI YOK SAYIYORLAR, ANAYASA’YI AYAKLAR ALTINA ALIYORLAR”
Sadece Seyahat’in hoş çocuklarından intikam almak için Can’ı esir tutmaya, bunun için Anayasa’yı ayaklar altına almaya devam ediyorlar. Anayasa Mahkemesi’nin kararlarını yok sayıyorlar, Anayasa’yı ayaklar altına alıyorlar. Alışmayacağız ve başaramayacaklar. Meclis’i bu rezilliğin bir modülü haline getirmek istiyorlar. Geçtiğimiz hafta 230 milletvekilinin imzasını taşıyan fevkalâde toplantı davetimiz Meclis Lideri tarafından Meclis’in bu türlü bir talebe uygun bir biçimde kapatılmadığını, orta vermede olmadığını söyleyerek reddetti. Can o denli ya da bu türlü hür kalacak.
“HEM MECLİS’TE HEM SOKAKTA SÜRDÜRDÜĞÜMÜZ UĞRAŞA YENİ MEVZİLER KAZANDIRMAK İÇİN ÇALIŞMA İÇERİSİNDEYİZ”
Aylardır hummalı bir çalışma içerisindeyiz. Halkımızı bu çaresizliğe mahkum etmeyecek bir programla kendi hakkını değil, halkımızın hakkını savunacak adaylarla bu süreci yürütmeye çalışıyoruz. Belediye başkanlıkları için, Sosyalist Belediyeler Birliği için, belediyelerde onlarca, yüzlerce belediye meclis üyesiyle halkımızın hakkını yedirmeyecek arkadaşlarımızla yer almak için hem Meclis’te hem sokakta sürdürdüğümüz gayrete yeni mevziler kazandırmak için çalışma içerisindeyiz.
“SİYASETÇİLERİN SIRADAN BEŞERLER DEDİKLERİ PERSONELLER, İŞÇİLER, KÖYLÜLERLE BU MAHALLÎ SEÇİM ÇALIŞMALARINA BAŞLADIK”
Siyasetçilerin sıradan beşerler dedikleri personeller, işçiler, köylülerle bu lokal seçim çalışmalarına başladık. Bu hafta sonu olan Parti Meclisi toplantısında çok sayıda büyükşehir, vilayet, ilçe belediye başkanlıklarıyla, belediye meclis üyeleri adaylarını açıklayacağız. Kocaeli Büyükşehir Belediye Lider adaylığı için geçen devir Parti Meclisi’nde vazife yapan Kocaeli Üniversitesi Çalışma iktisadı ve sanayi alakaları kısmı öğretim üyesiyken 2016’da KHK’yla misyonundan alınan Hakan Koçak adayımızdır. Konya Büyükşehir Belediye Lider adayımız Bilal Ortakalaycı. Tüm hayatını Konya’da geçirmiş bir işçi. Ordu’da Perşembe’nin bir evladını, Ordu Barosu avukatlarından Semih Yıldız arkadaşımız aday olarak belirledik. Trabzon Büyükşehir Belediye Lider adayımız olarak Süleyman Hacıbektaşoğlu’nu belirledik. İstanbul Şişli’de Mehmet Tolga Bektaş arkadaşımızı aday göstermeyi kararlaştırdık zira pek çok demokratik kitle örgütünde yer almış bir arkadaşımız. Hatay’da çok argümanlı olduğumuz ilçelerde de partide oturup oraya aday ataması yapmadık. Orada yaşayan yurttaşların, çeşitli sol/sosyalist güçlerin, demokratik kitle örgütlerinin uzun süren program ve aday oluşturma çalışmalarının bir kesimi olduk ve oradaki mahallî dinamiklerin belirlediği arkadaşlarımızı aday olarak sunduk. Bu kapsamda; Eşref Karagün’ü TİP Arsuz Belediye Lideri olarak gösteriyoruz. TİP Parti Meclisi oybirliğiyle Samandağ Belediye Lider adayı olarak Emre Karaçay’ı onaylamıştır.”
Kaynak: ANKA / Şimdiki
News
